Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilir Geleceğe Adım Adım

vms elektronik sürdürülebilirlik
Sürdürülebilir geleceğe adım adım

VMS Eleketronik sürdürülebilirlik yolculuğu

VMS Elektronik olarak, kurulduğumuz günden bu yana, ticari başarının ötesine bakan bir şirket olma vizyonuna sahibiz. Bu vizyonun temelini ise sürdürülebilirlik oluşturuyor.

Sürdürülebilirliği, sadece bugünün ihtiyaçlarını değil, gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan dengeli bir şekilde kalkınma olarak tanımlıyoruz. Bu doğrultuda, faaliyetlerimizin her aşamasında sürdürülebilirlik ilkelerini benimsemeye ve uygulamaya özen gösteriyoruz.

miniK10 ürünü ile elektronik dolap kilidi sektöründe dünyanın ilk ve öncü çevre dostu ürününü üreten firmamız, bu ürünle üretildiği günden bu yana 125 tondan fazla pil atığını önleyerek çevre duyarlılığını ispatlamıştır.

ROHS

ROHS ile elektrikli ve elektronik eşyaların üretiminde Civa (Hg), Kurşun (Pb), Kadmiyum (Cd) gibi zararlı maddelerin kullanımını sınırlandırmanın yanı sıra, atık EEE'lerin çevreye uyumlu şekilde geri kazanımına ilişkin teknik çerçeveyi ortaya koydu. Günümüze kadar olan süreçte teknolojik gelişmeler göz önüne alınarak 2 defa gözden geçirilen RoHS yönetmeliği çerçevesinde, üreticilerin ürünlerini piyasaya sürebilmeleri için belirtilen şartlara uygunluğunu beyan etmeleri gerekiyor. RoHS belgesi olarak da adlandırılan bu beyan EEElerin Avrupa’da ve ülkemizde piyasaya sürülebilmesinin ön koşulu niteliği taşıyor. VMS Elektronik ürünleri ROHS direktifleri kapsamında üretilmektedir.

Rohs Belgesi
Reach Belgesi

REACH

REACH Uygunluk Belgesinde (REACH Compliance Certificate) ürününüzde kısıtlı ve yasaklı maddelerden herhangi birini içermediği yada limitini aşmadığına dair kanıt belgesidir. VMS Elektronik olarak Reach belgesine sahip olmakla birlikte bu yönergeler kapsamında tüm üretimini organize etmektedir.

ÜRETEN SANAYİ, DÖNÜŞEN DÜNYA:
NOSAB’LA GELECEĞE YEŞİL BAKIŞ


Sanayi bölgeleri artık yalnızca üretim kapasiteleriyle değil, çevreyle kurdukları ilişkiyle de değerlendiriliyor. Türkiye'nin sanayi açısından en güçlü bölgelerinden biri olan Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB), bu anlayışla hareket ederek çevresel sürdürülebilirliği kurumsal bir sorumluluk haline getirmiş durumda. Sahip olduğu Yeşil OSB unvanıyla yalnızca bugünün değil, yarının sanayisini de inşa eden NOSAB, sürdürülebilirlik yolculuğunda attığı somutadımlarla dikkat çekiyor.

Çevre, Rekabetin Yeni Ölçütü

Dünya genelinde giderek artan çevre sorunları, iklim krizinin etkileri, doğal kaynakların tükenme riski ve karbon emisyonlarının ekonomik maliyetleri, sanayi üretiminin doğa ile uyumlu bir yapıya dönüşmesini zorunlu kılıyor. Artık yalnızca üretmek değil, sürdürülebilir üretim yapmak önem taşıyor. Uluslararası düzeyde ticaret yapan firmalar için bu, artık bir tercih değil; ihracatın, finansmana erişimin, marka değerinin ve iş sürekliliğinin olmazsa olmaz bir koşulu. Avrupa Birliği başta olmak üzere pek çok ülke, ithalat politikalarında karbon salımına dayalı düzenlemeleri gündeme almış durumda. Yeşil Mutabakat ve sınırda karbon düzenlemeleri gibi adımlar, çevreye duyarlı olmayan üreticilerin rekabet dışı kalacağı bir dönemi haber veriyor.

evre, Rekabetin Yeni Ölçütü
evre, Rekabetin Yeni Ölçütü

Dolayısıyla yeşil sanayi, yalnızca çevre için değil; firmaların pazarda kalabilmesi, yeni yatırımcılar çekebilmesi ve uluslararası tedarik zincirlerinde yer alabilmesi için stratejik bir zorunluluk olarak öne çıkıyor. İşte tam bu noktada, Yeşil OSB unvanı taşıyan organize sanayi bölgeleri çok kritik bir rol üstleniyor. Çünkü bu unvan, yalnızca bir etiket değil; çevresel performansı ulusal ve uluslararası standartlara göre izleyen, belgeleyen ve sürekli iyileştiren bir kurumsal sistemin göstergesi. NOSAB da bu anlamda Türkiye'deki öncü örneklerden biri. Sürdürülebilirliği yalnızca kendi idari yapısında değil, bölge genelindeki firmalarda da teşvik eden NOSAB, sanayicilere çevreci dönüşüm için hem altyapı hem rehberlik hem de vizyon sağlıyor. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi belgelerine sahip olan NOSAB, çevresel etkilerin ölçül- mesi, atıkların kontrolü, enerji verimli- liği ve kaynak yönetimi gibi alanlarda sistematik çalışmalar yürütüyor.

Değişmeyen Gündem: Su Verimliliği

Türkiye'de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir tatlı su miktarı 1566 m2 civarında. Bu rakam, ülkemizin su zengini olmadığını açıkça gösteriyor. NOSAB da bu tabloyu dikkate alarak suyu daha dikkatli ve planlı kullanmak için harekete geçti. Bölgede daha önce çimle kaplı olan yeşil alanların sulanması yüksek su tüketimine neden oluyordu. Bu nedenle çim dikimi durduruldu. Aynı zamanda büyüyen ağaçların gölgeleme ve kök yapıları sayesinde sulama ihtiyacı doğal olarak azaldı. Böylece yeşil alanlardaki su tüketimi %75 oranında düşürüldü. Kalan %25'lik alanda ise "kurakçıl peyzaj uygulamaları" yapılması planlanıyor. Diğer yandan, "yağmur suyu hasadı" da NOSAB'ın su verimliliği konusunda öncelikli gündemlerinden birini oluşturuyor.

Değişmeyen Gündem: Su Verimliliği
Değişmeyen Gündem: Su Verimliliği

NOSAB çevre ekipleri tarafından hizmet binalarında yağmurlu havalarda yağmur suyunu toplayacak sistemlerin kurulması için projeler geliştiriliyor. Bu sistemlerle, yağmur suyunun farklı alanlarda değerlendirilmesi ve doğal kaynak kullanımının azaltılması hedefleniyor. Bugün sanayi bölgelerinin başarısı, sadece ekonomik çıktılarla değil; çevre- sel ve toplumsal etkilerle de ölçülüyor. NOSAB, bu bilinçle hareket ederek çevreyle dost, kaynaklarını bilinçli kul- lanan, teknolojiyi sürdürülebilirlik için seferber eden bir model oluşturuyor. Yeşil OSB unvanını hakkıyla taşıyan NOSAB, çevresel sorumluluğu kalkinma vizyonunun merkezine yerleştirerek sanayi için yeni bir gelecek inşa ediyor. Ve bu gelecek, sadece daha yeşil değil; aynı zamanda daha güçlü, daha rekabetçi ve daha dirençli bir sanayi anlayışıyla şekilleniyor.

Artık Sürdürülebilir Üretim Şart

Bu dönüşüm firmalar için yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik bir kazanım anlamına geliyor. GES yatırımlarıyla enerji maliyetlerini kontrol altına almak mümkün hale gelirken, karbon ayak izini düşürmek özellikle ihracat yapan firmalar açısından stratejik bir avantaj sağlıyor. Artık birçok uluslararası alıcı, tedarikçilerini seçerken çevresel performanslarını da dikkate alıyor. Bu nedenle, Yeşil OSB çatısı altında yer almak, firmalara bu süreçte ciddi bir rekabet avantajı sunuyor. Ayrıca NOSAB, firmalara çevre yönetimi, enerji verimliliği, atık azaltımı ve karbon emisyonlarının dü- şürülmesi gibi konularda bilgilendirme ve yönlendirme desteği sağlayarak bu süreci kolaylaştırıyor.

Artık Sürdürülebilir Üretim Şart
Artık Sürdürülebilir Üretim Şart

Karbon ayak izinin azaltılması da NOSAB'ın öncelikli gündemlerinden biri. Bölge genelinde enerji verimliliğini artırmak için altyapı modernizasyonları yapılırken, firmaların kendi karbon ayak izlerini ölçmesi ve azaltması için rehberler hazırlanıyor. Aynı zamanda düzenli eğitimler, bilinçlendirme kampanyaları ve iyi uygulama örneklerinin paylaşımıyla sanayide ortak bir dönüşüm kültürü inşa ediliyor. Bu kültür, yalnızca firmaların değil, çalışanların, yöneticilerin ve hatta tedarikçilerin de sürece katılımını teşvik ediyor.

1- Önleme

Atık yönetiminde en öncelikli adım olan önleme, bir atığın henüz oluşmadan engellenmesini hedefliyor. Üretim süreçlerinde daha az hammadde kullanımı, çevreye daha az zarar veren tasarımlar, ürün ömrünü uzatmaya yönelik yaklaşımlar ve israfı engelleyen sistemler, önleme basamağının temelini oluşturuyor. Bu adım, çevresel etkinin en düşük seviyede tutulmasını ve kaynak tüketiminin azaltılmasını sağlayarak sürdürülebilirliğin temel taşlarından birini oluşturuyor.

Önleme
Azaltma

2- Azaltma

Tamamen önlemenin mümkün olmadığı durumlarda, atığın miktarını ve zararlılığını en aza indirmek kritik önem taşıyor. Bu noktada, üretim süreçlerinin optimize edilmesi, paketleme malzemelerinin azaltılması ya da daha az kirletici içerik kullanılması gibi uygulamalar devreye giriyor. Azaltma adımı, hem çevresel etkilerin düşürülmesini hem de İşletme maliyetlerinin kontrol altında tutulmasını mümkün kılıyor.

3- Tekrar Kullanım

Bir ürünün ya da malzemenin, amacına uygun şekilde yeniden değerlendirilmesi tekrar kullanım basamağını tanımlıyor. Ambalaj kutularının yeniden doldurulması, paletlerin farklı taşımalar için tekrar kullanılması veya cam şişelerin yıkanıp yeniden değerlendirilmesi gibi uygulamalar, bu basamak kapsamında ele alınıyor. Böylece hem atık oluşumu geciktiriliyor hem de yeni kaynak tüketimi ertelenmiş oluyor.

Tekrar Kullanım
Geri Dönüşüm

4- Geri Dönüşüm

Kullanılmış materyallerin, fiziksel ya da kimyasal işlemden geçirilerek yeni ürünlerin hammaddesi haline getirilmesi geri dönüşüm sürecini tanımlıyor. Plastik, metal, cam ve kağıt gibi malzemelerin geri kazanılması bu sürecin temel uygulamaları arasında yer alıyor. Geri dönüşüm, doğal kaynakların korunmasına katkı sağlarken aynı zamanda ekonomiye de önemli bir girdi sunuyor.

5- Enerji Geri Kazanımı

Geri dönüşümü mümkün olmayan ya da ekonomik olmayan atıkların enerjiye dönüştürülmesi bu adımda devreye giriyor. Özellikle organik atıkların yakılmasıyla elde edilen isi ve elektrik enerjisi, fosil yakıt kullanımını azaltma potansiyeli taşıyor. Ancak bu süreçte çevreye zarar verebilecek emisyonla- rın kontrol altında tutulması gerekiyor

Enerji Geri Kazanımı
Bertaraf

6- Bertaraf

Atık yönetimi hiyerarşisinin en son ve en az tercih edilen basamağını bertaraf oluşturuyor. Atığın yakılması, düzenli depolama alanlarına gömülmesi ya da başka yollarla ortadan kaldırılması bu kapsamda değerlendiriliyor. Bertaraf, yalnızca diğer tüm seçeneklerin mümkün olmadığı durumlarda başvurulması gereken bir uygulama olarak kabul ediliyor. Çünkü bu yöntem hem kaynak kaybına hem de çevre kirliliğine neden olabiliyor.

Scroll